Thursday, December 11, 2008

Lockheed Skandalı

Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK) 1974-1975 yıllarında Aeritalia şirketinden Lockheed-Martin lisansıyla üretilen 40 adet uçak satın almıştı.1976`da, Lockheed-Martin`in yeminli denetçisi, ABD Senatosu`na verdiği ifadede, şirketin uçak satabilmek için Hollanda, Japonya, İtalya ve Türkiye`de askeri yetkililere 1971-1975 yılları arasında toplam 24 milyon dolar rüşvet verdiğini söylediğinde hem TBMM, hem de Genelkurmay Başkanlığı, iddiaları araştırmak için birer komisyon kurmak zorunda kaldı. Soruşturma sırasında, Aeritalia`nın Eylül 1975`te deprem felaketine uğrayan Lice`de bir okul yaptırması için Hava Kuvvetleri Komutanı Emin Alpkaya`ya 30 bin dolar verdiği ortaya çıkınca kıyamet koptu. Alpkaya, `konudan Genelkurmay Başkanı Semih Sancar`ın haberi vardı” dedi ama Genelkurmay Başkanı bunu reddetti. Sonuçta, komisyonun raporu üzerine, Lockheed`in Türkiye Temsilcisi Altay Kolektif Şirketi`nin sahibi Nezih Dural, rüşvet verme suçundan tutuklandı. Cumhurbaşkanı Korutürk ve Başbakan Demirel aralarında anlaşarak Emin Alpkaya`yı 5 Mart 1976`da istifaya zorladılar. 7 Nisan`da açılan dava, jet hızıyla yürütüldü ve 30 Nisan`da Alpkaya`nın beraatı ile sonuçlandı. Genelkurmay Başkanı Semih Sancar kararı temyiz ettiyse de, Askeri Yargıtay beraat kararını onayladı.
Bir genel, bir ara seçimden sonra hükümetler ve ordu komuta kademesi değişti. Lockheed Skandalı`yla ilgili soruşturmalar, 12 Eylül 1980 darbesinden önceki son hükümetin Başbakanı Demirel tarafından şu sözlerle kapatıldı: “Bence Lockheed bir muammadır. Üzerinde çok uğraşılmış, bir şey çıkarılamamıştır. Kişi suçu ispatlanmadıkça suçsuzdur, ispatlarlarsa ben de üstüne varırım. Biz üstümüze düşeni yaptık. Çok iyi yaptık...`
Halbuki
TBMM Susurluk Komisyonu Raporu`nun genel değerlendirme bölümündeki şu ifadeler üzeri örtülen pisliğin anahtar niteliğine işaret ediyordu: `Bütün dünyada yankılar uyandıran uluslararası rüşvet ve yolsuzlukların önemli bir örneği olan Lockheed olayı ülkemizi de yakından ilgilendirmiştir. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi`nde 1976 yılında Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuştur. 15 ay çalışma neticesinde 524 sayı ile 278 sayfalık bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapor bugün tartıştığımız gerçekleri yıllar önce görmemizi sağlayabilirdi. O nedenle raporun yeniden gün ışığına getirilmesi uygun olacaktır.` Tahmin edileceği gibi kimse komisyonun bu tavsiyesine kulak asmadı.
http://www.tumgazeteler.com/?a=4163749
http://www.tumgazeteler.com/haberleri/lockheed-yolsuzlugu/
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=47577

Devlet 80 bin ölüye yıllarca maaş ödedi!

2003 yılından beri sürdürülen incelemelerde 80 bin kişinin, ölen yakınlarının emekli maaşını almaya devam ettiği tespit edildi.
http://www.stargazete.com/ekonomi/devlet-80-bin-oluye-yillarca-maas-odedi-154356.htm

Monday, December 8, 2008

Cerrah tavsiyesiyle polis dayağı

Beş polis, Emniyet Müdürü Cerrah’ın tavsiyesine uyup kendilerine kimlik soran Akdoğan’ı kafatası çatlayıp çenesi kırılıncaya kadar dövdü.
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=911946&Date=09.12.2008&CategoryID=77

Sunday, December 7, 2008

Her şeyi devletin bilgisi dahilinde yaptık

Susurluk sürecinde pek çok olayla ilişkilendirilen özel timciler yaptıkları açıklamalarla gündemden düşmüyor.
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=768418&title=her-seyi-devletin-bilgisi-dahilinde-yaptik

Tuesday, December 2, 2008

Öğrencilerini ‘Mustafa’ filmine götüren öğretmene soruşturma

TEKİRDAĞ merkeze bağlı Kaşıkçı Köyü İlköğretim Okulu'nda Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak görev yapan D.B., 30 öğrenciyi resmi olarak izin almadan ‘Mustafa’ adlı filme götürünce hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma açıldı.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=911112&Date=02.12.2008&CategoryID=77

Monday, December 1, 2008

Buyrun soyun yasası

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Harp’e göre, AKP’nin on altı kez değiştirdiği İhale Yasası’nın son hali rekabeti yok edip davetiyeli ihaleyle bir soygun cenneti yaratıyor: Dahası bu yasa insanlarımızı da öldürür.
http://www.taraf.com.tr/haber/22601.htm

Yargı kararlarında milliyetçilik ve ırkçılık

Hrant’ın mahkûmiyetine sebep sayılan makalesinin yargısal süreç içindeki bu tuhaf ele alınma biçimine ve cezalandırılma gerekçesine bakıldığında, aslında, mahkûmiyet kararının çok ciddi bir milliyetçi hezeyandan, bir kan milliyetçiliğinden ortaya çıktığı, bu heyecan ve hezeyanın akıl oyunlarına ve edebi derinliğe yabancı bir dil ile mefluç hale geldiği ve kendi nesnesini anlama ve algılama zorluğu ile malul olduğu rahatlıkla görülebilir.
http://www.taraf.com.tr/haber/22331.htm